Kemal Şimşek'in Tüm Yazıları

Son bir şans için seslendi için için…

Bencilliğin merkezinde, dünyanın etrafında döndüğünü sanırken, egosunun gölgesinde sürüklenen bedeni eriyip tükenmişti. Boş hayallerinin hayatın gerçekleriyle tuzla buz olmasında bir nebze olsun ders almıyordu. İnadını marifet sanarak tükettiği günlerin haddi hesabı yoktu. Hem yorgun hem çaresizdi. Mecali kalmamış, adımları birbirine dolaşıyordu. Karmakarışık beyninde kurduğu yalanlardan çınlayan kulaklarındaki uğultu bir türlü dinmiyordu. Daha ne kadar dayanabilirdi? Yeni bir güne uyandığında bir hayli bitkindi. Aynaya baktığında sararan gözbebeklerinde kurduğu yalanların gölgesini gördü. Birden içini bir ürperti kapladı. Tir tir titriyordu. Artık her şey çok daha zordu onun için. Deniz bittiğinde kumsalda çırpınan balıklar gibiydi. Solungaçları birbiri ardına

Yalanın Gölgesinden Hakikatin Işığına

Yalanın yalanla kapanmayacağını bir türlü öğrenememişti. Yalan bir başlamaya görsün, dur durağı, ucu bucağı yoktu. “Mecbur olmazsam söylemem” diyordu. Oysa sanki yalana borcu vardı ve yalan söylemek için herhangi bir çabaya girişmesine de gerek kalmamıştı, artık doğallığında konuşmalarının akışı yalanla örülüyordu. Uyandığı her günün sabahına bin bir türlü film fırıldak düşünüyordu. Kimi kandırsam, kimi çarpsam, kimden ne koparsam diye kafa patlatıyordu. Zaman zaman başardığı da olmuyor değildi. Ne de olsa “müthiş bir yoğunlaşma” içindeydi. Bir yerde olmasa başka bir yerde tutturacaktı, bozuk saatin bile günde 2 defa doğruyu göstermesi gibi. Ama artık kendisi de fark